Ana içeriğe atla

Eleştirel Pedagoji

Eleştirel Pedagoji

Ezilenlerin Pedagojisinde Paulo Freire şöyle der: “...tarafsız eğitim yoktur. Eğitim ya genç kuşağın bugünkü sistemin mantığına entegrasyonunu kolaylaştırmakta sisteme uygunluk sağlamakta kullanılan bir araç olarak işler ya da erkeklerin ve kadınların gerçekliği eleştirel olarak ele aldıkları, dünyalarının dönüştürülmesine nasıl katılacaklarını keşfettikleri bir araç, ''bir özgürlük pratiği” haline gelir.”
Paulo Freire (1921-1997), Atlas Okyanusu'nun en kuzeydoğu noktası olan Recife'de (Brezilya), orta sınıftan bir ailenin çocuğu olarak 1921'de doğdu. Sözcükleri okuma yazmayı da, okula gitmeden önce, anne-babasının katkısıyla, evlerinin bahçesinde öğrendi. 1929'da ABD'de başgösteren ekonomik bunalımın Brezilya'yı etkilemesiyle ailesi yoksullaştı. Yoksulların yaşamına ilişkin ilk deneyleri bu dönemde oluştu. Eğitim felsefesi ve öğrenme sorunlarıyla ise gençlik yıllarında ilgilenmeye başladı. 1959'da doktorasını verdiği Recief Üniversitesi'nde daha sonra eğitim tarihi ve felsefesi profesörü olarak görev yaptı. 1947'de, okumayazma bilmeyenin oy kullanamadığı o günlerin Brezilya'sında, halkı özgürleştirmeyi amaçlayan bir okuma yazma yöntemi önerdi. Bu yöntem, okuma yazma öğrenenlerin günlük yaşamından doğrudan esinlenen bir program ve metinleri kullanarak, onları gerçek anlamda bilinçlendirmeye dayanıyordu. Bu yöntem, ilerici Goulard hükümeti tarafından 1963'te benimsenmesine karşılık, gericileri tedirgin etti ve ülkenin Bolşevikleştirilmeye çalışıldığı ileri sürüldü. Kısa sürede 20 bin "kültür çemberi" oluşturarak, 2 milyon kişinin bu okumayazma programlarından geçmesinin planlanmasına karşılık, 1 Nisan 1964'te askeri darbe ile Hükümet devrildi. Darbeden sonra iki kez tutuklandı, üniversiteden atıldı; dahası Tanrı'nın ve Amerikalıların düşmanı ilan edildi. Sonuçta ülkesini tek etmek zorunda kalarak 16 yıl süren sürgün hayatının, ilk beş yılını Şili'de UNESCO ve Şili Tarım Reformu Enstitüsü'nde çalışarak geçirdi. Yetişkin eğitimi programlarında görev aldı. Sonra, Harvard'da Eğitim Okulu'nda ve Cenevre'deki Dünya Kiliseler Birliği Eğitim Bürosu'nda ve bağımsızlığını yeni kazanan Afrika başta olmak üzere çeşitli 3. Dünya ülkelerinde çalıştı. Son 30-35 yılın, yetişkin eğitimi alanında dünyanın en seçkin isimlerinin başında gelen Freire, ancak, çıkarılan genel af üzerine 1980'de anavatanına dönebildi. "Eğitbilimin daha siyasal ve siyasetin de daha eğitbilimsel olması gerektiği" ilkesinin canlı bir simgesi olarak, etkinliğini 78 yaşına kadar aralıksız sürdüren Freire'yi, eğitim ve pedagoji dünyası Mayıs 1997'de yitirdi.
Başlıca Eserleri:
- Eduçano coma Prática da-Liberdade-Cultural Action For Freedom / Özgürleşme Pratiği Olarak Eğitim (1967)
- Pedagogy of the Oppressed / Ezilenlerin Pedagojisi (1969)
- Pedagogy in Process: Letters to Guinea-Bissau'ya Mektuplar
- The Politics of Education: Power and Liberation / Eğitim Politikası: Kültür, İktidar ve Özgürleşme
Freire’nin girişiminde eğitimin temel amacı toplumsal yapının yeniden yapılanmasına yönelik geliştirilen “bilinç”tir. Eleştirel pedagoji içinde değerlendirebileceğimiz bu yaklaşım birey yönelimli değil kollektivizm odaklı bir toplumsal dönüşüm için eğitim girişimidir. Böylece eğitim felsefesi literatüründe görülen “okul mu toplumu değiştirir ?” - “toplum mu okulu değiştirir?” tartışmasının okul aracılığıyla sosyal devrim boyutunda yer almaktadır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Paulo Freire: Yaşamı, Eğitim Felsefesi Ve Uygulaması Üzerine Prof. Dr. Serap Ayhan

Paulo Freire: Yaşamı, Eğitim Felsefesi Ve Uygulaması Üzerine Prof. Dr. Serap Ayhan Ünlü Brezilyalı eğitimci Paulo Freire'in, son 30-35 yıl içinde, yetişkin eğitimi alanında dünya çapında önemli bir isim olduğunda kuşku yok. Yetişkin eğitimi yazınında, Freire'in eğitim düşüncesine ve adı ile anılan yöntemine ayrı bir başlık altında ya da tüm metnin satır aralarında olsun yapılan bir gönderme, yorum ya da ondan getirilen bir katkı ile karşılaşmamak olanaksız. Paulo Freire, eğitim dünyasında daha çok radikal bir eğitimci olarak tanınmakla birlikte, onun farklı felsefi duruşlardaki ve siyasal görüşlerdeki tüm eğitimcilerin ve okurların ilgisini çektiği açıktır. Bunun nedenlerinden biri, kanımca en azından, genelde eğitimin ve özelde yetişkin eğitiminin felsefi ve psikolojik temelleri üzerinde bir yeniden-düşünmeyi harekete geçirmesi ve insanların kendi öğrenme-öğretme eylemlerini sorgulamalarını uyarmasıdır. Gerçekte, Torres'in belirttiği gibi, "Pedagojide bugün neden Frei

"Alternatif Eğitim Modelleri" - Dr. Bülent Akdağ

Alternatif eğitimin, mevcut eğitime karşı çıkışı dile getirmekten öte bir paradigmayı işaret ettiğini ve kavramın bir insan felsefesi ile ilintisini belirtmeden, alternatif eğitim paradigması çerçevesinde karakterize olan modellerin ortaya çıkışlarını, uygulama süreçlerini ve yapısal dönüşümlerini anlamak olası değildir. Eğitimde “insanı görme biçimi” her toplumsal dönemde kavramın anahtarını veriyor. İnsan doğasının ne olduğuna ilişkin sahip olunan tutumlar, kaygılar, tasarılar ve ütopyalar ile eğitimin işleyen yapısı içinde oluşan problemlerin tıkanma noktaları alternatif eğitim tarihinin izdüşümünü oluşturmaktadır. Kimi kez radikal ve anarşist söylemlerle kimi kez kendiliğinden ve farkındalıksız adımlarla kazanılan ivme, özünde, insan doğasına “iyimser” bakışın heyecanıyla sarfedilen bir çabanın sonucudur. Şurası bir gerçektir ki, alternatif eğitim m

ÖZGÜRLEŞTİRİCİ BİR EĞİTİM ARAYIŞI: ELEŞTİREL PEDAGOJİ OKULU1

A Search for an Emancipatory Education: The Critical Pedagogy School Nuran Aytemur Sağıroğlu ( Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İİBF, Kamu Yönetimi, Yrd. Doç. Dr., aytemur_n@ibu.edu.tr) "Eğitim Bilim Toplum Dergisi / Cilt:6 Say›: 24 Güz: 2008 Sayfa:50-61 Education Science Society Journal / Volume:6 Issue: 24 Autumn: 2008 Page:50-61" Özet Neo-liberal politikalarla birlikte, bireylerin kendilerini geliştirmesi açısından temel insan haklarından biri olarak kabul edilmiş olan ve devlet eliyle düzenlenip kamusal kaynaklarla finanse edilen bir hizmet olagelen eğitimin anlam, içerik ve sunumunda önemli değişimler gerçekleşmektedir. Toplumsal ve siyasal olanın piyasa mantığı içinde tanımlandığı neo-liberal politikalarla eğitim bir kamu hizmeti olmaktan çıkarılıp piyasaya terk edilmeye çalışılmakta, eğitim yöntem ve içeriğinin belirlenmesinde (“toplumsal yararlılık” ilkesi göz ardı edilerek) piyasanın ihtiyaçlarının hesaba katılması gerekliliğine işaret